Ana Sayfa » , » Seyyid Bayram Veli

Seyyid Bayram Veli

Yazar Ramazan Bilgili * 28 Ekim 2013 Pazartesi | 06:48




Seyyid Bayram Veli’nin Horasan’dan gelmesi ile Dedem köyü kuruluşu itibari ile Selçuklular dönemine uzanır. Anadolu’nun asıl ve ulvi mimarları olan Ahmet Yesevi dervişleri, Mevlana, Hacı Bektaş-ı Veli gibi bu şirin kasabanın kurucusu da Seyyid Bayram-ı Velidir. O dönemin önemli ilim merkezlerinden olan Horasan’dan, Anadolu’ya islamı irşat ve imara açmak için göç etmiştir. Rivayete göre Seyyid Bayram Veli hazretleri henüz Horasanda iken rüyasında bu yerleri görür ve kendisine rehber olması için bir bulut parçasının görevlendirildiği beyan olunur.

Seyyid Bayram Veli hazretleri eşi, kızı, oğlu ve hizmetçisi ile birlikte yollara düşerler. O zamanlarda baş gösteren Moğol istilası, baskı ve zulmüne maruz kalmamak maksadıyla yanlarına yakın savaş aletleri olan gürz, teber, topuz ve kılıç alırlar. Üstlendiği görevin aşk ve heyecanı içerisinde uzun bir yolculuğun son durağını Torosların bu yamacında noktalamıştır. Konakladığı yerlerde huzuru arayan insanlara huzurun mutasavvıf iklimini yaşatmış, buhranlı gönüllere sakin bir liman olmuştur. Bu iklime hasret kalan, böylesine mânâ yüklü bir limana ihtiyacı olan halkı da adeta peşinden sürüklemiştir.

Peygamber efendimiz Hz. Muhammet (s.a.v.)’in soyundan olduğu için “Seyyid” unvanını almış, Allah’ın izni ve inayeti ile pek çok kerametlerde bulunduğu için de “Veli” denilmiştir. Böylesine yüce bir soydan gelen velinin zuhur eden kerametleri, aydınlatıcı bilgisi, dertlere manen ve bedenen derman olması, gönüllere serptiği huşu şerbetinin haberi yalçın Toros dağlarını ardı arkasına aşarak dönemin Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat’a kadar ulaşır. Sultan bu vaziyet karşısında büyük zatı merak eder ve bir gece Seyyid Bayram Velimizin huzuruna çıkar. (Rivayete göre kendisinin sultan olduğunu gizler ama dedemiz durumun farkındadır.) Sultan Alâeddin, Seyyid hazretlerinin sohbetinden memnun olmuş, ilmi ve dini bilgisinden çok etkilenmiştir. Ziyaretlerini sıklaştırmış ve Seyyid Hazretleri için “Benim hem beden ve hem de manevi doktorum.” demiştir. Ayrıca Seyyid Bayram Velimizin bir dörtlüğünü de yeri gelmişken sizlerle paylaşayım.

“VATAN TUTTUM BİR TEPEYE
MERHEM OLDUM HER YAREYE
GÖZSÜZ GELEN GÖZLÜ GİTSİN
HASTA GELEN ŞİFA BULSUN”

Seyyid Hazretleri, ilmi ve fenni bilgilere önem veren bir şahsiyetti. O dönemlerde günümüzdeki üniversitenin yerine geçen medreseyi açmış âlim, müderris, hoca ve efendiler yetiştirmiştir. Bugün halen bazı sülalelere müderris, hoca ve efendi lakapları kullanılmaktadır

Veli Efendimizin bilindiği üzere üç kardeş olduğunu da unutmayalım, bunlardan Antalya İli Alanya İlçesi Mahmutseydi köyünün kurucusu Seyyid Mahmut Veli, Konya İli Seydişehir İlçesinin kurucusu Seyyid Harun Velidir…



KERAMETLERİ

Seyyid Bayram Veli Hazretleri kızını Alanya yöresine gelin etmektedir. Kızı, gelin verildiği yer için gönüllü değildir, babasını kırmamak için kabul eder. Kızı götürmek için Alanya yöresinden gelen kafile, kızı alıp gideceklerinde Seyyid Hazretleri, “Dostlar, eğer kızım Karabelen’e çıkınca gelin hanım döner de geriye, köye şöyle bir bakarsa bolluk, bereketlilik devam edecektir. Yok, bakmayacak olursa köyün bolluk ve bereketliliği onunla birlikte Alanya yöresine gidecektir.” der. Kızın ayrılışı ile birlikte halk merak içerisinde gelinin dönüp bakıp bakmayacağını merak ederler. Kafile Karabelen’e ulaşınca gelin hanım, köye nazır bu son dönemeçte dönüp köyüne şöyle bir bakar ve tebessüm eder. Bütün köyüler memnun olur bereketin, bolluğun devam edeceğini anlayıp ALLAH’a şükrederler.

Kafile Giği Dağı’nda (Geyik Dağı) biraz mola verir. Bu esnada gönülsüz olan gelin hanım dağın zirvesine doğru kaçmaya başlar. Lakin zirveye yakın yerde kaçacak bir yer olmadığını görünce “Ya Rasulallah benim dileğimi kabul eyle. Beni ne o yana ne bu yana gönder. Yarıl taş beni kabul et.” der ve taş yarılır. Gelin taşın içine girer. Entarisinin bir parçası taşa takılı kalmıştır. Kafile taşın içinden gelen bu entari parçasını görürler ve gönülsüz olduğunu anlarlar.

Bugün dahi Antalya yöresinde bolluk olup bereketi yoktur. Dedemli’de ise her şeyin az olmasına rağmen her şey bereketlidir; şöyle ki Dedemli sakinlerinin birçoğu yılda üç-beş ay arasında Ege, Antalya, İstanbul gibi yörelerde çalışıp gelirler, ortalama bin lira kazanırlar, bununla bir yıl geçimlerini sağlarlar. Bunu bilen çevre köylü sakinleri bu nasıl olur, az çalışıp iyi geçinir Dedemliler derler. Yine muhterem Seydi Bayram Efendinin bir kerameti de şöyle anlatılır; Selçuklu askerlerinden kırk atlı asker gelir ve atlarına yem isterler, köy sakinlerinden bir teneke kadar arpa toplanır askerlerin başında bulunan komutan yemi az görür, daha çok yem bulunmasını ister. Seyidi Bayram Hazretleri öne çıkarak bu atların yanına kırk at daha gelse onlara da yeter der. Kumandan - ”Efendi bu nasıl olur?” der, O da, “Yeter kumandan” der, bir teneke arpa kırk ata paylaştırılır. Ve sabah kalkıp bakıldığında atların karınları tok önlerine dökülen arpa aynı duruyordur. Bunun üzerine kumandan “Bundan böyle Dede’nin köyünden öşür alınmayacak.” der ve Cumhuriyet dönemine kadar vergi alınmaz.



Kasabanın orta yerinde asası ile çıkardığı bir değirmen döndürümlük su halk tarafından bilinen en yaygın kerametidir.



Talebenin biri uykuda ihtilam olmuş, yerleşim yerinde sadece bir yerde ve yetersiz su varmış

Talebe de Göksu nehrine gidip banyo yaptıktan sonra derse katılmış, hocası Seyyid Bayram Veli Hazretleri gecikmenin sebebini sorduğunda olayı anlatmış. Bunun üzerine daha fazla suya ihtiyaç olduğunu düşünerek, bugün kasabanın ortasında bulunan Kız Kur’an kursunun bulunduğu bölgede yüce ALLAH’ın izni ve kerametiyle “Bismillah…” diyerek asasını yere bir kez vurur ve bir değirmen döndürecek kadar suyun çıktığı görülür. Bundan sonra halk hocalarının ne derece ALLAH dostu olduğunu konuşur. Su problemi çözülmüştür fakat yeni bir problem doğar:

Köylülerden birkaçı çıkan suyun alt tarafında bulunan büyük bir kayadan suyu uçurtarak un değirmeni kurmak isterler ve kendi aralarında bu düşünceyi paylaşamazlar, ben kuracağım sen kuramazsın diye. Bu olayı duyan muhterem Seyyid Bayram Hazretleri üzülür ve elindeki asasını aynı yerde yere tekrar vurur ALLAH’ın izni ve kerametiyle su yarıya düşer, olay tatlıya bağlanır.

Seyyid Bayram Velimizin vefatından önceki gibi sonraki zamanlarında da kerametler görülmüştür.

“Veli hazretleri talebeleri ile sohbet ederken aniden sessizliğe bürünür. Gözleri yere kilitlenmiştir. Birden yüzünde bir acı ifadesi belirir. Bu durum karşısında talebeleri telaşlanır ve endişe ederler. Ne kadar soru sorsalar da veli hazretleri cevap vermemiş ve sohbete kaldığı yerden devam etmiştir. Bu durumun sırrı dedemiz vefat ettikten birkaç gün sonra ortaya çıkar. O dönemlerde çoğu yerlerde olduğu gibi Antalya İlinin Alanya İlçesinde de Seyyid Bayram Veli Hazretlerinin yüceliğinden, dertlere derman olduğu ve şifa kapılarının açık olduğundan bahsedilirmiş. Bu söylentileri duyan ve hastalığına bir türlü çare bulamayan bir kadın Seyyid Bayram Hazretlerinin yanına giderek derdi için derman aramaya karar verir. Temiz bir niyet ve Bayram hazretlerini görme arzusuyla Alanya’dan atına biner ve süratli bir yolculuğa çıkar. Atıyla birlikte geçit vermez dağları aşıp giderken yolun çok dar ve uçurum bir yerinde yine kendisi kadar hızla gelen bir atlı ile karşılaşır. İkisinin yan yana geçemeyeceği gibi artık durmaları da imkânsız görünmektedir. Atın bir ayağı uçurama geçmesi ile kadın, can havli ve Seyyid Bayram Velimize olan halisane duygularıyla “Yetiş Bayram Seydi!” der… Allah’ın izni ile her iki at da oradan yan yana geçebilmiştir. Kadın yaşadığı olayın tesiri ile köye gelir. Seyyid Hazretlerinden dua ve himmet alarak geri döner. Bu olaydan bir süre sonra dedemiz Hakkın rahmetine kavuşur. Acılı haber dilden dile, kulaktan kulağa hızlıca yayılır. Haberi duyan kadın çok üzülür ve kabrini ziyaret etmek için atıyla birlikte hemen köyün yolunu tutar. Burada başından geçen hadiseyi millete anlattığında omzundaki nal izinin ve sohbet esnasında çektiği acının sırrı ortaya çıkmıştır artık.”

Bugün bile insanımız kötü bir haber duyduğunda, darlığa ve dara düştüğünde imdadına Seyyid Bayram Veli Hazretlerini vesile kılmak için “Yetiş Bayram Günlerim!” der.




Hazır yeri gelmişken Seyyid Bayram Velimizin vefatından sonra ki kerametlerinden birini daha anlatayım. Seydi Bayram Veli Hazretleri defnedildikten sonra köylüler O’nun için türbe yapmaya başlar. Kısa sürede türbenin duvarları örülür ve çatısı yapılır. Ertesi gün ziyaretine gidenler türbenin çatısının yan tarafına uçtuğunu görürler. Ustalar hemen gelir bu sefer bütün önlemleri alarak çatıyı yeniden yaparlar. Aradan bir gün geçer ve çatı yine aynı şekilde türbenin yanına uçmuş görülür. Bu olayın birkaç defa bu şekilde olduğunu gören ustalar mahcubiyet içerisinde köyün ileri gelenleri ve müderrislerine durumu anlatırlar. Müderrisler, Seyyid Hazretlerinin yağmurdan mahrum kalmamak için çatı istemediğini, söylerler. Buna uygun olarak bugün de türbe yeniden yapılıp duvar örülmesine rağmen çatısı yapılmamıştır.

Seyyid Bayram Velinin eşi hakkında çok az bir bilgiye sahibiz. Atalarımızdan duyduğumuza göre veli efendimizin hanımı, sabahın erken saatinde bir vesile ile Erenler dediğimiz dağa gider, buraya gelince güneşin köye erken doğduğunu görür. Bu durum karşısında oldukça üzülür ve rivayete göre 60 yıllık namazı kaza etmeye başlar. Veli hazretlerinin eşinin mezarı da burada bulunmaktadır. Köy halkımız O’nu da unutmaz ve yılın belirli bir gününde toplu halde ziyarete gider, kurban kesip Yasin-i Şerif okurlar.



Kerametleri, ilmi, tasavvufu ile Seyyid Bayram-ı Veli’nin becerikli ve görkemli bir eseridir bugünkü Dedemli.

Dedemli kasabası halkı başta olmak üzere komşu köy, kasaba ve ilçelerde de Seyyid Bayram Veli Hazretlerine büyük bir sevgi ve hayranlık beslenmektedir. 2009 yılı sonlarında Hakk'ın rahmetine kavuşan Dedemli'nin önde gelen isimlerinden halk aşığı Topal Hoca lakaplı Hasan Bilgili, Seyyide olan sevgisini bir şiirinde şöyle anlatır:



SEYDİ BAYRAM VELİ

Horasandan kalkıp gelen
Seydi Bayram Velisin sen
İslam nurunu yakıp gelen
Seydi Bayram Velisin sen

Karanlığa ışık saçan
Yaratana elin açan
Kerametin oldu kaçan
Seydi Bayram Velisin sen

İslam ı yaymak için
Hak emrine uymak için
Gaflet libası soymak için
Seydi Bayram Velisin sen

Horasanlı aslı nesli
Beyaz sarık yeşil fesli
Kumru dilli bülbül sesli
Seydi Bayram Velisin sen

Kerametin görenler var
Muradına erenler var
Hak’tan lütuf i keremler var
Seydi Bayram Velisin sen

İsmin geçti tarihe
Bugün oldu arife
Sığmaz methin tarife
Seydi Bayram Velisin sen

Soyundadır Ebu Bekir
Edersin Mevla ya zikir
Bu günlere de erdik şükür
Seydi Bayram Velisin sen

Seydi Harun ile Eldoğan
Dedem köyü birde Avdan
Bu dördünde veli olan
Seydi Bayram Velisin sen

Çok keramet göstermişler
Haktan hidayet istemişler
Hakikate hep ermişler
Seydi Bayram Velisin sen

Kerametin birisi budur
Köyün ortasındaki sudur
Derviş selamları hu dur
Seydi Bayram Velisin sen

Hak yolunda çekmiş emek
Lütfünle doymuş yemez yemek
Hakkımızdır veli demek
Seydi Bayram Velisin sen

Erensin ermişsin hakka
Hicretin oldu darül beka
Makberimiz güney yaka
Seydi Bayram Velisin sen

Niyazımız hakka sen sebep
Medet rabbimiz bizlere medet
Geldik ziyaretine elbet
Seydi Bayram Velisin sen

Gelen hastalar bulur şifa
Deneniyor binlerce defa
Kabrinde sedirler sefa
Seydi Bayram Velisin sen

Kul Hasan’ım çağlar sözüm
Söyler dilim ağlar gözüm
Söylemekle bitmez sözüm
Seydi Bayram Velisin sen


Kaynak : Hasan BİLGİLİ

Derleme : Ramazan BİLGİLİ







Paylaş :

Yorum Gönder

 
Support : Dedemlinin Sesi | Torosların Sesi | Ramazan Bilgili
Copyright © 2013. Dedemlinin Sesi - Tüm hakları saklıdır. İsimsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Dedemlinin Sesi Torosların Sesi Yayıncı Ramazan
Ramazan Bilgili Dedemlinin Sesi Haber Merkezi